SEDAT BUCAK VE BUCAK AŞİRETİ
Bucak aşireti hakkındaki bilgiler aşağıda takdim edilmektedir.
Ancak bu bilgileri rapor haline getiren kamu görevlilerinin,
çok dikkatli ve itinalı bir üslup kullandıkları dikkatten uzak
tutulmamalıdır.
Köken olarak Diyarbakırlı olan Bucaklar, 200 yıl kadar önce Diyarbakır'dan
Siverek'e gelmişlerdir. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra Şeyh
Sait isyanı sırasında, Cumhuriyet'ten yana tavır almış ve isyancılara
karşı savaşmışlardır.
Bucaklar üç kez (Atatürk zamanında, İ. İnönü zamanında ve 27
Mayıs'tan sonra) sürülmekten kurtulamamışlardır. Ancak, Şeyh
Sait isyanından bu yana devletin yanında yeralmışlardır.
27 Mayıs'tan sonra aşiretin lideri Celal Bucak ve Sedat Bucak'ın
babası Hakkı Bucak, Yassıada'da bir süre tutuklu kalmalarına
rağmen Siverek'teki iktidarlarını muhafaza etmişlerdir.
Ş. Urfa / Siverek ilçesinde 1980 yılı öncesinde de aşiretler
arası çatışmaların yaşandığı bilinmektedir. Dolayısıyla Siverek,
PKK ve KUK gibi iki Kürtçü örgütün aşiretleri yanlarına alarak
olayları tırmandırmaya çalıştıkları bir yöredir.
Bucak aşireti "Zaza" olup, Demokrat Parti zamanından bu yana
TBMM'nde temsilci bulundurmaktadır.
Sedat Bucak, amcası Mehmet Celal Bucak'ın ölümünden sonra, Bucak
Aşireti reisi olmuştur.
Ş. Urfa milletvikili Sedat Edip Bucak'ın liderliğini yaptığı
"Bucak Aşireti," Siverek ve Hilvan ilçelerine büyük ölçüde hakim
olup, aşiret içerisinde kayda değer bir ayrılık - hizip bulunmamaktadır.
PKK'nın
Ş. Urfa / Siverek'e verdiği önem ve bu alanda hakimiyet sağlama
arayışlarına paralel olarak 1993 Eylül ayından itibaren Bucak
aşiretinin de 350 - 400 civarında mensubunu silahlandırdığı bilinmektedir.
PKK'ya
karşı sürdürülen mücadelede Eylül 1993 tarihinden itibaren tamamen
Devlet yanında yer alan aşiretin, Siverek ve Hilvan'da 1000 civarında
korucusu bulunmakta olup, bunlardan 350 kadarı devletten maaş
alan "Geçici Köy Korucusu" statüsündedir.
Çoğunlukta olan ve devletin izni ile silah taşıyıp, görev yapan
korucular ise, "Gönüllü Köy Korucusu" olarak sınıflandırılmaktadırlar.
Ayrıca, aşiretin özel koruma olarak adlandırılan silahlı mensupları
da bulunmaktadır. Özel koruma ve gönüllü korucular devletten
maaş almamaktadırlar. (14)
Sedat Bucak'ın 1993 eylül ayından itibaren Siverek'e bağlı köyleri
tek tek gezerek, PKK mensuplarını barındırmamaları uyarısında
bulunduğu, yöredeki ikinci büyük aşiret olan İZOL aşiretinin
de Bucaklar'ın kararını benimseyerek silahlandıkları mevcut bilgilerdendir.
Bucak
aşireti liderliğinde başlatılan bahsekonu çalışmalar, bölge halkında,
aşiret mensuplarının güvenlik kuvvetlerinin kontrolü dışında
hareket edebileceği endişesini doğurmuştur. Bazı eski suçlu ve
işsizlerin Bucak grubuna sızdığı iddiaları, zaman zaman bazı
mahallere gereksiz yere ateş açılması, halk üzerinde korku ve
panik yaratmıştır.
S. Bucak Devlet Güvenlik Güçleri ile yakın işbirliği içerisinde
aşiretini silahlandırmış, muhtelif tarihlerde Siverek'teki evinde
yetkililerle toplantılar gerçekleştirmiştir.
Aralık 1993 ayında yine Siverek'teki evde yapılan bir toplantıda;
S. Bucak, Korkut Eken'e kısa bir brifing vererek, devletten özellikle
roketatar ve benzeri güçte silah istediğini dile getirmiştir.
Keza S. Bucak, İl J. A. K. Alb. Seral Saral'dan da Jandarma bölgesinde
"illegal adam alma yetkisi" istemiştir. Anılan, ayrıca PKK faaliyetlerinin
Diyarbakır / Çermik'te yoğunlaştığı, Çermik'e de müdahale etmek
istedikleri, ancak Çermik J. Blg. Komutanlığı'nın Bucaklar'a
zorluk çıkardığını, benzer olumsuzlukların Viranşehir İlçe J.Bl.K.'lığı
ile de yaşandığını belirtmiştir. Bunun üzerine Alb. S. Saral
ve K. Eken bu olumsuzlukların süratle halli için girişimde bulunacaklarını
taahhüt etmişlerdir.
Mezkûr dönemi müteakip Siverek ve çevresinde PKK'ya önemli darbeler
vurulmuştur. Ancak bölgede mahalli güvenlik güçlerinin operasyonları
tamamen BUCAK aşiretine devretme eğilimine girmesi, operasyonların
aşiret ileri gelenlerince planlanması ve uygulanması, bölgede
Devlet kontrolünün zayıflamakta olduğunu da ortaya koymuştur.
Bilahare
aşiret mensuplarınca ilçe merkezinde gelişi güzel ateş açılması,
bazı şahısların güvenlik güçlerinin bilgisi dışında evlerinden
alınıp, sorgulanmaları, 29.11.1993 tarihinde Siverek'de bazı
işyerlerinin Bucaklılar tarafından taranması, 07.12.1993 günü
Siverek yakınlarında iki teröristin ölü ele geçtiği olayda yakalanan
ve yer göstermesi gereken Hatun Taşkaya adlı milisin, Bucaklılar'ın
otosunda trafik kazası sonucu 3 aşiret mensubu ile birlikte ölmesi,
Bucak aşiretinin bölgedeki Kırvar, Karakeçili gibi aşiretleri
de hakimiyeti altına alma girişimleri, Bucak aşiretinin kontrol
dışı gelişimini ortaya koyar mahiyettedir.
Aşiretin Siverek bölgesinde PKK'ya karşı etkin olması, aşirete
bazı ayrıcalıkların tanınmasını beraberinde getirmiştir. Kaçakçılığa
adı karışanlara müsamahalı davranılmış, silah talepleri büyük
ölçüde yerine getirilmiş, hatta havaya ateş ederek yaptıkları
gövde gösterileri hoşgörü ile karşılanmıştır.
Keza, Bucak - Devlet ilişkileri mahalli üst düzey temaslarla
sınırlı kalmamış, zamanın Em. Gn. Md. Mehmet Ağar ve OHAL Valisi
Ünal Erkan ile çok samimi ilişkiler geliştirilmiştir. (Aşiret
reisinin siyasi ilişkileri nedense zikredilmemektedir.)
Diğer taraftan, aşiret mensuplarından uyuşturucu ve silah kaçakçılığına
adı karışanların sayısal olarak fazlalığı dikkat çekmektedir.
Dönem
içerisinde, Bucak aşiretinin korucu başlarından Adil Akpirinç
adlı şahsın, Ş. Urfa Emn. Md.'lüğü Narkotik Şb. ekiplerince yüklü
miktarda eroinle yakalandığı öğrenilmiştir. (17.11.1997 Radikal)
Ancak,
tüm yakalanmalarda konu aşiretten uzak tutulmakta, bireysel faaliyet
olarak yansıtılmaktadır. Esasen bu tavrın dışına aşiret yapısı
itibariyle, çıkmak mümkün olmamaktadır.
Aşiret ile PKK arasında husumet doğması ve çatışma çıkmasının,
ideolojik olmaktan ziyade, PKK'nın aşiret dokusunu bozar tarzda
propagandaya yönelmesi ve aşiretten "vergi" adı altında yüksek
miktarlarda para talep etmesinden kaynaklandığı belirtilebilecektir.
Bucak
aşireti korucuları, 1993 son dönemi itibariyle polis veya jandarma
ile pusu faaliyetlerine katılmaya başlamıştır. Ayrıca aşiret
mensupları, kendi aralarında haberleşmeyi sağlamak amacıyla merkezi
Sedat Edip Bucak'ın evi olmak üzere telsiz sistemi oluşturmuşlardır.
"Bucak
Aşireti Korucubaşı Bedir Yiğitbay'ın ocak 1997 itibariyle çevresinde
yaptığı konuşmalarda "Bucaklar devlettir, devlet onlara hiçbirşey
yapmıyor, aşiretin himayesindeki iki kişi Siverek / Çaylarbaşı
- Susık (Bükeç 09-72) köyünde bulunmaktadır. Devlet soruşturması
da bir şey yapamaz" şeklinde beyanda bulunduğu yolunda duyumlar
alınmıştır.
Ayrıca Siverek'teki Kejan aşiretinin reisi Ahmet Kıran'ın, Bahçelievler
katliamı ve Topal cinayetine adı karışan Haluk Kırcı'nın Sedat
Bucak'ın evinde saklandığını ve kendisine yeni bir kimlik hazırlandığını
açıklaması (21.10.1997 Radikal) üzerine, evinin bir bölümü DYP
Siverek Belediyesi'nce yıktırılmıştır. (01.11.1997 Milliyet).
(KEJAN
aşiretinin KIRVAR aşireti, Ahmet Kıran'ın da Ahmet Kırvar olduğu
değerlendirilmektedir.)
Bu durum, aşirette yer alan şahısların kendilerini ayrıcalıklı
gördüklerinin bir göstergesi olarak belirtilebilecektir.
Öte yandan, Bucak aşireti ileri gelenlerinin devletten toplu
veya aylık para aldıkları hakkında bir belirlememiz mevcut değildir.
Gönüllü korucular da aşiretten para aldıklarını kesinlikle beyan
etmemektedirler.
Ancak, aşiret gelirlerinin özel ve gönüllü korucuların istihdamında
kullanıldığı bir vakıadır. Başka bir deyişle aşiret, varlığını
ve yapısını muhafaza için PKK ile yaptığı silahlı mücadeleyi
devlete çok iyi pazarlayabilmiş, yasadışı davranışlarlarını da
bu sayede örtebilmiştir.
Susurluk olayını müteakip devlet kuruluşları nezdindeki itibarı
bir ölçüde sarsılan Bucak camiası ile yöresel ilişkilerin daha
ihtiyatlı sürdürüldüğü gözlenmektedir.
Bunun yanısıra, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)'nin devreye girmesi
ile birlikte toprak ağalığından vazgeçmek isteyen bölgedeki aşiret
reisleri, artık sanayi tesisleri kurma yarışına girmişlerdir.
GAP,
bölgedeki aşiretlerin toplumsal rolünü de değiştirmeye başlamış,
aşiretler ve reisleri artık sahip oldukları köy sayısı ve arazilerinin
büyüklüğü ile değil, kurdukları sanayi tesisi sayısı ile yarışır
duruma gelmişlerdir.
Bucak aşireti reisi ve DYP Şanlıurfa Milletvekili S. Edip Bucak'ın
kardeşi Murat Bucak da, özelleştirilen bir teneke fabrikasını
satın alarak sanayiciliğe başlamıştır.
Bu durum, yüzyıllardır bölgede birden fazla köye ve onbinlerce
dönüm araziye sahip olarak bilinen bazı aşiret reislerinin, yatırımlar
nedeni ile köylerini terk ederek, "ağalıklarına" son verip, çeşitli
merkezlere yerleşmelerine neden olmuştur.
Sonuç olarak, bölgesel nitelikte de olsa aşiretin ve silahlı
mensuplarının "devlet içinde devlet" görünümünden süratle uzaklaşmalarını
ancak, iyileştirme girişimleri müddetince gönlülü korucuları
dağıtma veya silahlarını kısa zamanda toplama gibi aşireti PKK'ya
yakınlaştırıcı radikal uygulamalardan kaçınılmasının yararlı
olacağı mütalaa edilmektedir.
Yukarıdaki satırlarda; "Devletten maaş alan 340 - 400 Geçici
Köy Korucusu, devletin izni ile silah taşıyan Gönüllü Köy Korucusu,
ayrıca aşiretin özel koruma olarak adlandırılan silahlı mensupları
ibareleri ile Sedat Bucak İl Jandarma Alay Komutanı Albay Seral
Saral'dan Jandarma Bölgesinde 'İllegal adam alma yetkisi' istemiştir
cümlesi, bölgede güvenlik güçlerinin operasyonları tamamen Bucak
Aşireti'ne devretme eğilimine girmesi, operasyonların aşiret
ileri gelenlerince planlanması ve uygulanması, Bucak aşiretinin
bölgedeki Kırvar, Karakeçili gibi aşiretleri de hakimiyeti altına
alma girişimleri, kaçakçılığa adı karışanlara müsamahalı davranılması,
silah taleplerinin büyük ölçüde yerine getirilmesi, aşiret mensuplarından
uyuşturucu ve silah kaçakçılığına adı karışanların sayısal olarak
fazlalığı, Korucubaşı Adil Akpirinç'in yüklü miktarda eroinle
yakalanması" gibi ifadeler Bucak Aşireti'nin durumunu yansıtmaktadır.
"Aşiret
ile PKK arasında husumet doğması ve çatışma çıkmasının, ideolojik
olmaktan ziyade, PKK'nın aşiret dokusunu bozar tarzda propagandaya
yönelmesi ve 'vergi' adı altında yüksek miktarlarda para talep
etmesinden kaynaklandığı" şeklindeki değerlendirme özellikle
Sayın Başbakan'ın dikkatine sunulmalıdır.
Bilhassa "aşiret, varlığını ve yapısını muhafaza için PKK ile
yaptığı silahlı mücadeleyi devlete çok iyi pazarlayabilmiş, yasadışı
davranışlarını da bu sayede örtebilmiştir" yorumu dikkate değer
bir ifadedir.
Sonuç olarak da aşiretin ve silahlı mensuplarının "devlet içinde
devlet" görünümünden süratle uzaklaştırılmaları, ancak aşireti
PKK'ya yakınlaştırıcı radikal uygulamalardan kaçınılması gerektiği
aşikardır.
Aşiretin, aşiret yöneticilerinin devletle ilişkilerinin gözden
geçirilmesi, yasadışı tüm iş ve işlemlerinin özel bir çalışmayla
ortaya konması gerektiği düşünülmektedir.
DİPNOTLAR
(14) Yörede uzun yıllar çalışmış bir hukukçu, Bucaklar'ın emrindeki
korucuların sayasının 20 bin olduğunu, adam başı 10 milyon ödense
bu kaynağın nereden geldiğinin sorulması gerektiğine işaret etmektedir.