Emekli Amiral Vedii Bilget : Seçmeler
WCARGA HİZMETLERİ
BELGE ARŞİVİ
.

 

Doğu Perinçek

Evet, Ortadoğu dünyanın en sorunlu ve en silahlanmış bölgesiydi. Yalnız yurtdışında ve içinde hızla gelişen Milliyetçi, İslamcı ve Kürtçü gruplaşmalar değil, solun bir bölümü de Türkiye'yi bu alana çakılı siyasalara güdümlemeye çalışıyordu. "Ne Amerika, ne Rusya" diyen bu kesim aslında ulusçu ve bağımsızlıkçı değildi elbet. "Çinci"ydi. Dahası, Türkiye'yi Orta Doğu ve Orta Asya'ya kilitleyerek bölgeye tam bağımlı ve Pekin'in bölgesel amaçlarına kalkan kılmaya çalışıyordu. Ne ki, Pekin'in amaçlarının Washington'unkilerle çatıştığı da yoktu. Bu yöndekilerin, "Ne Amerika" deyişleri içtenlikli değildi. Aslında Amerikan siyasalarının dolaylı destekçisi konumundaydılar. Washington'un kışkırttığı ayrılıkçı Kürt gruplara yandaşlıklarıyla bunu kanıtlıyorlardı da. Yılbaşından hemen sonra kurulan -eski TİİKP’in legal uzantısı konumundaki- Doğu Perinçek’in liderliğindeki TİKP (Türkiye İşçi Köylü Partisi) bunun en uç noktasıydı.

1974 yılında “1928’den 1934’e kadar aralıklarla süren Ağrı ayaklanmaları, İran’daki Simko ve Irak’taki Barzani ayaklanmaları ile birleşme yönünde gelişti...Türk hakim sınıfları, Ağrı ayaklanması sırasında Kürt milliyetine karşı kitle katliamı siyaseti izlediler. Ağrı’da ayaklanan Zilan, Celali, Haydaran, Ademan, Takoriyan ve Mişikan aşiretlerinden yüzlerce köylüyü Zilan deresinde kurşuna dizdiler. Bugün Ağrı’nın en büyük meydanında, Ağrı’yı bombalarken halkın mavzerlerle düşürdüğü uçağı temsil eden bir anıt duruyor. Gericiler, yaptıkları zulmün anıtını dikerek halka gözdağı vereceklerini sanıyorlar. Oysa bu anıt, Kürt halkının zulme karşı duyduğu hıncı arttırmaktan başka bir işe yaramıyor...Kürt milleti, kendi idare şeklini seçmekte ve milli hayatını düzenlemekte tam olarak özgür olmalıdır. Türkler de dahil hiçbir yabancı gücün müdahalesine, denetim ve yönetimine maruz kalmamalıdır. Kürt halkının milli zulme karşı çıkmak ve kendi kaderini tayin etmek için verdiği mücadele haklıdır...TİİKP, Kürt milletinin kendi kaderini tayin ve isterse ayrı bir devlet hakkını tanıdığını açıklar” diyen Doğu Perinçek ve şürekası, şimdi ayni çizgiyi TİKP çatısı altında sürdürüyordu.

Perinçek’çiler, “Bugünkü sahte TKP’nin Mustafa Suphi’nin kurduğu ve Şefik Hüsnü’nün uzun yıllar önderlik ettiği Türkiye Komünist Partisi ile ve taşıdığı Komünist adıyla hiçbir ilgisi yoktur...Türkiye Komünist Partisi’nin ihtilalci davasını biz devraldık” savını güderlerken TKP’nin Mustafa Kemal’i destekleme çizgisine tamamen ters bir açılımla “Kemalist burjuvazi zaferden sonra hızla zenginleşerek emperyalizm ve gericiliğe teslim olma yönünde gelişti. Lozan’da emperyalistlerle uzlaşan Kemalizm, devlet iktidarını kullanarak hızla büyüdü. İşçi ve köylüleri insafsızca sömürdü...Mücadelenin siyasi önderleri, Kurtuluş Savaşı sonunda büyük topraklar ve servetler ele geçirdiler...Vurgun ve talanın en ön safında yeraldılar” diyerek Atatürk’ü “...diktatörlüğünü kurar kurmaz, sosyal barış politikasıyla emekçi yığınlarını kendi iktidarına boyun eğdirmeye çalıştı” diyerek yerden yere vuruyorlardı.

Perinçek ve kuyrukçularına göre “Devrim, hakim sınıfların devletini ve ordusunu parçalayarak gerçekleşecek”ti ve “geniş köylü yığınlarına fayanan halk savaşı tek kurtuluş yolu”ydu. Bunun dışında bir sosyalizm savunusu “revizyonizm” ve “oportünizm”di. “Mao Zedung’un Büyük Proleter Kültür Devrimi ile muazzam bir tecrübeden geçen ve doğrulanan fikirleri”ydi “Türkiye devrimini...zafere ulaştıracak” olan. Böylece, “Ülkemizde halk savaşı, esas olarak silahlı mücadele yoluyla iktidarın köylük alanlarda parça parça kazanılması, devrimci üsler kurulması, şehirlerin köylük alanlardan kuşatılıp gerici iktidarın ülke çapında yıkılması” sonucunu verecekti.

Perinçek’çilerin bu tutumu ve Aydınlık’ın MİT kaynaklı yayınları gerçekten de bir “sonuç” vermekteydi. O sonuç, Türkiye’de her geçen gün daha da artan sokak çatışmaları, ayrılıkçı eylemler, sosyalizm düşmanlığı, karşı-devrimcilikti. Bunlar da hem bir yandan MHP’nin hem öte yandan ABD’li "Konsantrik Dış Çizgiler İlkesine göre Ortadoğu Anlaşmazlıklarını Çözme Planı" uygulayıcılarının Türkiye'de ordunun yönetime el koyması çağrısını güçlendiriyordu. TİKP çevresinin rotası, faşizm yanlıları ve ABD emperyalizminin stratejistleriyle bir ve ayni yöne çevriliydi.

 
KİTAPLAR
MAKALELER
SEÇMELER